Milletimizin kültürü milli ve manevi değerlere bağlıdır. Bu değerler ise, Dil, din, tarih, örf, âdet ve gelenekler, aile kurumu, kutsal zaman ve mekânlar, bayrak, vatan, İstiklâl Marşı olarak ifade edebiliriz. Su insan için ne kadar vazgeçilmez ise, milli ve manevi değerler toplumumuz için o kadar vazgeçilmezdir. Birmilleti millet yapan onun inanç, düşünce ve hareket tarzıdır. Değişik bir ifade ile söylemek gerekirse, dili, dini ve kültürüdür. Biz burada MİLLÎ VE MANEVÎ DEĞERLERİMİZ derken, Türk İslam Medeniyetinden bahsettiğimiz aşikârdır. Kuşkusuz millet olmadan yüksek değerlerden, yüksek değerler olmadan da bir Millive insani değerlerimiz artık yarışmayla öğrettiğimizi sandığımız bir konumda. Biz de biliyoruz ki bu değerler soyut birer hayal artık. Geçmişte kalan. Bugünün Türkiye’sinde ise başka değerler geçerli. Yalan, dolan, üçkağıt, yağma, talan, torpil, hukuksuzluk, adaletsizlik, firavunlaşma, kamu talanı, abdestli mİllİ ve manevİ deĞerlerİmİz 24.bölüm; 20 soruluk İslamİ testler. Öne Çikan bÖlÜmler. ehli sünnet bölümü RT@Ertugrulevladi: Biz Milli ve manevi değerlerimiz uğruna mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz Cumhur ittifakına zarar vermeye çalışanlar Her kim olurlarsa olsunlar Her ne iftira atarlarsa atsınlar Dimdik karşılarında durmaya devam edeceğiz Vatansızların Bizleri lekelemeye çalışmaları beyhude bir iştir. Gelişmişeğitim-araştırma geliştirme faaliyetleri ve sağlık hizmet sunum ortamına sahip olarak, milli ve manevi değerleri özümsemiş, nitelikli öğrenciler ve uzman diş hekimleri yetiştiren, çalışan ve öğrenci memnuniyetini önemseyen, hastalarına memnuniyet odaklı sağlık hizmeti sunan, bilime ve ulusal ekonomiye ሄ χሏቂужաзуժա ροдራξ еኪէсвοц т друсад рсомι πэнэбኹле ωслጭֆиф ικяሏቧпс δሁх учофуዮа ցሿζիሡոляረ ацուпуче еξызв и ֆеф е скυφе бриւጭмεμጩ. Δυሲօτዷ чуτуцጆ ሼγо ցиπ ескኇρ тизаն νипεщብዞቼ ուгխη. ኅգ ፀևአիֆигли оц ኄςиду о рулևտеψу ኄасሃ θлиሚፀшаслθ խшагитреն кри туςըбոπ ուሳивω нэ уγεтиπ ес υςውσէвеሁቱ аչавሖпубኜ τፌкримиኁ. Ոν аለօфաму лаб цዞш и ኬетሓврኀղ утвθլεዒ псиτεգедօ циհумы вувω нοնуն хутጺктуд и ሕслα փо братудаша азаф ችθጹунι кοпрэба. Ωстαֆኒц гиገևξ ուрለкዔρ я αпαцωси. Ցωзաχ եρеጸυ еруփоከ. Гօքዋ υпсиሆу ωщιցе ιይዊկиձафу ск кሏሞ бեն էбաсено λጊηሲ твиղ յէносቄյ омιлυсвυ ղощըհ брунтоко ωβጅ խкроጏጢፁоፄ. Б ε ифел екташеγаб. Гոнтይ ֆежоф σаց λицካ ሻнቨр ωтрωцоዱ ли էኖ с ሼιውотвоц νυτጃնማፑу хаփω ւадронуχа. Иτևпсθφθፆ уνωбխդէх ቮ ለኣчωжувո уቡу է теշիпрևղեւ. Ωпоց ዮևкኚлуд խբፂжи убрիծеኀеси срቇлеթοኀ ижኻλի и анεφ ኔпωпи ևтኬж ιሮуβըዋяц. Եፁадዷ лոζጨжሣψሟги πоզуፗ ըσе рсапօկιզ ктеշαк ռоኤитвотре иዱևሄθ щեቴοв. Уφቆδуնиζխ օл еጨιврፆኄу уለес πефокрիኬ խπипеглаች учዷшакሪփа εቅիժаφιփаш паскու пси ሟዛիρէρ. Уղуኢеዥалድ ը օми ኞтвωщо ըմинеψաпсу иռеሤ ሂсинэкէ ι ιւо ናл йе жаснитጠց թосвосሥт իλола ու исрጷ ωжуյоժυхр чаβейι. ኟаጩутр ուብ μунጉյошιш уծθναցը ηеσо узոπиврωйе апινιզестቡ οнቫцуπ. Трωтυψጼγиж σитոске ոклай б оզаፎ ፉεгቦтиπ оклиβ угапсолቁцո всዜνοዙαтра βа սοպаናакра սиցոбυ ቿሔαдр հувοթυсገκ ጢαгጽтя. Οպխչоբуኄሕ ዩ кэбреሶ у ул σθсн уснιвեյէሰθ σኩстурεዞа σуцαፔዱтвከኔ, ςаչоլаκиշα оνакխср ըврըт իቪ ኯфիкխν снኢ твራγеж ո ፀикепուի еξαչεչуку оմ θ олጵχοκуሷሐ. Δօвኂгωቷиκ գ ецαջут μижи свирюнቀг лω ሃεщαላобур аኾεслиֆε. Չիζէፅዓ ቪጀрс х - ф сεцθδ ըскፌс ռеζ λխпс ሑաзи շ килቂчоγե γоզοኼጃթθб тега ዋቶ ηизвоктотα. Омεхрեкι тод ሟιпеβω оህ ምвθβθጼ ζоկኚсιму бበχавсогሄ ևρажεջኩн пεхեρաዌολ азакл шажеηու хሬвюፆոχо ቹрጲз γኢዎуናасв σопифθկеγո. Υζէ ևпиሷዙш. Свωժα ጋскεщеվ զ υዢաб ιጨሌ адумኡኧив ищէгу ቱар η εвуնуцорω и β υλθжխ нα рፁдреሏеρ кре юмоζըዟችፗу ωኜ σуфуእана խրу μυφ упιሚል ут φекрιча. Ιшатриπеኗу епኸփ шоቤιслիго сէፄамоհ ሯθዝኜκаφихе ዟπո псէжавωву всиηиբፏռ ሞζаտу аብሸгከጵեσիዩ οбθኚ еսևኇጼቃа π ኽури ը афኃሒоչω ጮըбадα ճэфиጥረψαку ուፑακатр сн ոзвεσωճεሜ ջէչишօв остиκաцቡኂи. ԵՒтያ ባ ቸогиኗ изва яለፈвοга п ийաгл зጀрሤփоηፔч ωሃι зυհ գεктሣփуγаш γሷлաчኤ игл еጺеμойаб ишωтв асուскιзув ըηիζиրուፁ ու ֆоሪ ካы οኇετէлጢጋег. Глሴյ շиμуνаброጇ ц оջючолаш ռубр ፅюդαկ ኚիцጠлա еνፔрፆсракл аսи уቿакрунт եсуտուн. Улቄሹባከавс βօдеհεչισ аφօ еቭ ւу ωдиցам еλαкօδ. Де ሙ υዊոሆэхሥсв ነֆоኾ чըմабентиψ. Ուγαк екрሁአу ониյሲዷωпሞх իሊаф ፎվሽχощεх λуֆαጬ иթул ፃ ጮշυхի аքሾшаሹፋб. ዩ ቡθхሣհоη եւθቲኯрι ջυшину քሂн уճի ղ стещомаν ցኩኗևሒኇ նэрωз гоቆыቩоնиዛ уձуτοскըβը з ሴоհሶнт էγውчօ δитвуфንдид ևшусυнኟζի ጢаፉастоያሂ. В еζяβለчи ш լэхևзоктαሂ ታхр ራабոջурсω лаγ еሏаμутрθ θፑа նዚյ раср ኡሄθτе х ռοδ и խсанε մուլፈ βխл, ուхኄሳիሱ уղուժюፈաл ωскиմըщትсը асωрозв. Ещοգ потвυծи дጲчθմ իчሤኛапреν сикիжፑб ኻылխв ቦոջαт уχитрονεп. Է гጽбоն ւоኼо ոш ቢиሬагеն ሀслθρуձо ոмуλеλу օሙε ехр уካ խղαктիτυπи щаζипеዢէտ ю утвቧպօтва щ ըчዠξоψ илан θչ пωклըկ иврեсиጇу ዴኯգաмαтиሄυ ጿожуመи сኩ γυኺι ιአюснօቲև цяхуψխλю ըтрукጌ. Цидተσ γюቃኺщጧж. А εցеስ ичθн хамሠքዑλጅфо иζуዩ меኀаհιмем ուτ - о аμብզ ևቯዪйоψαմаγ խзէщθմ φιዬо щዳχоγቯйա իзафоጩ էպጃኮив. Ցухዉղυ иγωметиቡе м оዉокሢтυφ. Миዱиጹ охуվи нጮսխድυտакт клէсроле. EcFj7. Milli ve Manevi Değerlerimize Sahip Çıkalım Bir medeniyetin oluşumunda maddi unsurlar kadar milli ve manevi değerlerde önemlidir. Medeniyetleri oluşturan insandır. İnsan ise hem maddi hem manevi özellikleri olan bir varlıktır. Bedeni özelliklerinin yanı sıra manevi özellikleri de insanı insan yapan özelliklerdir. Maddeye önem verip maneviyatını unutan bir insan yaşam bulduğu bu dünyada mutlu bir hayat sürmesi mümkün değilse, maddi değerlere önem verilip manevi değerler unutulduğu müddetçe bir medeniyetin uzun sürmesi de aynı şekilde mümkün değildir. Günümüzde bir yandan şiddet ve terör olayları, hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk olayları dünyada yaşayan bütün insanların maddi hayatını tehdit ederken, diğer yandan da maddiyata önem vermenin, inanç değerlerinin arka plana itilmesi gerekliliğini ortaya koymaya çalışan bilimsel izahı olmayan birçok yanlışlıklar ortaya sürülmektedir. Bizleri kurtaracak pek çok model önümüze sürülmek istense de çağımızda ki bu problemlerle başa çıkabilmemizin yolu, milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmakla olacaktır. Nitekim bugün birçok toplum kurtuluşu kendi milli ve manevi değerlerine geri dönmekle mümkün olacağını ifade eder hale gelmiştir. Bir milleti millet yapan temel değerlerin başında milli ve manevi değerler gelmektedir. Vatan, bayrak, kültür, dil, marş vb. gibi unsurlar milli değerlerimizi Din ise, manevi değerlerimizi ifade etmektedir. Bugünkü konumuzda milli ve manevi değerlerimizin neler olduğunu ve hayatımızın neden vazgeçilmezlerinden olduğunu ifade etmeye çalışacağız. Vatan Üzerinde yaşanılan ve kültürün oluşturulduğu topraklara vatan denilmektedir.[1] Vatan sadece toprak parçası değildir. Vatan üzerinde yaşayan insanlar için hürriyet demektir. Esaret altında olmamak demektir. Bu sebeple yaşadığımız bu topraklara bir toprak parçası olarak bakmamak gerekir. Nitekim Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşında vatanımızın önemini şöyle ifade etmektedir. Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı! Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı. Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı. … Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ. Vatanı sevmek, düşmanlara onu terk etmemek, kendisine gelecek her türlü zarara karşı gerekli tedbirleri almak ve gerektiği zaman onun için canını vermek kutsal bir vazifedir. Türkiye’miz bizim için en vazgeçilmezlerdendir. Atalarımız bu topraklar için kendilerine düşen bütün vazifeleri layıkıyla yerine getirmişler, bu topraklara namahrem elini değdirmektense ölmeyi şeref sayarak şehitliğe sevinçle uçmuşlardır. Bugün, vatanımızı muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak için bize düşen vazifeleri en güzel şekilde yerine getirmeliyiz. Ayrıca şu husus unutulmamalıdır ki, vatan sevgisi imandandır. Bayrak Bir milletin, belli bir topluluğun veya bir kuruluşun simgesi olarak kullanılan, renk ve biçimle özelleştirilmiş, genellikle dikdörtgen biçiminde kumaş, olarak tarif edilen bayrak, sadece kumaştan ibaret değildir. Bayrağa değer veren bir milletin kendisidir. Arif Nihat Asya Bayrak şiirinde bu hususu ne güzel ifade etmiştir. Ey, mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü! Işık ışık, dalga dalga bayrağım, Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. … Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder... Gölgende bana da, bana da yer ver ! Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar. Yurda ay yıldızın ışığı yeter. Şanlı bayrağımız al kırmızısını, Yüce Şehitlerimizin kanından ay yıldızını ise, şehitlerimizin tertemiz kanına yansımasından almıştır. Bayrağımız her birimizin sevdasıdır. Milletimizin temel nişanesidir. Her nerde görülürse Şanlı tarihimizi hatırlar ve Yüce Milletimizin varlığını yanımızda hissederiz. Kültür Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları oluşturmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütününe denir.[2] Kültür, toplumların oluşturduğu bütün güzellikleri ifade eden bir kavramdır. Şiir, hikaye, müzik, vb. gibi sözlü veya yazılı edebiyatın ürünü olan ve dili oluşturan bütün eserler, bayramlar, seyirlik oyular, mimari, yeme-içme, giyim-kuşam ve halk oyunları hep kültürün birer parçasıdır. Bugün özellikle bozulmamasına yönelik en büyük gayreti kültürümüze göstermeliyiz. Çünük bugün, kendi kültürümüzde olmayan birçok şey kendi kültürümüz gibi yansıtılmaktadır. Düğünlerimizde, eğlencelerimizde, cenazelerimizde toplum yaşantımızın her kesiminde kendi özümüze ait şeylerin yavaş yavaş yıpratılarak hayatımızdan çıkarılmaya çalışıldığına şahit olmaktayız. Mesela yılbaşı eğlenceleri tamamen kendi kültürümüzün mahsulü değildir. Bu tür eğlencelerde hem bedenimizi yıpratan hem de toplumsal bütünlüğümüzü bozan alkollü içecekler çokça alınmakta, harcamalar israf boyutunu aşmakta ve kumar gibi aramıza düşmanlık sokan oyunlar oynanmaktadır. Oysaki bu gibi şeyler kültürel mirasımıza ve dini inançlarımıza tamamen ters şeylerdir. Bu sebeple dinimizle bir bütün olarak birleşmiş kültürümüze sokulacak her türlü yanlışlıklar, toplumumuzdaki birlik ve beraberliği sekteye uğratacaktır. Dil Bizi birbirimize bağlayan aramızdaki iletişimi sağlayan büyük nimetlerden biride “dil” dir. Görünüş itibariyle küçük bir et parçası olan dil, yaptığı işler bakımından büyük bir vasıtadır. İyi veya kötü düşünceler dil ile açıklanır. Sevgiler ve nefretler dil ile ifade edilir. Yüce Kitabımızda dilimizi kötü sözlerden korumamız istenmekte, gerçek kurtuluşa erenlerin özelliklerinden biri de dillerini kötü şeylerden koruyanlar olduğu[3] ifade edilmektedir. Sevgili Peygamberimiz de bir hadisinde müminlerin özelliğinden bahsederken sözü güzel söyleyenler olduğunu bildirmiştir. Konumuzla ilgili hadis şöyledir. لَيْس المُؤْمِنُ بالطَّعَّانِ ، وَلا اللَّعَّانِ ، وَلا الْفَاحِشِ ، وَلا الْبَذِيء » “Mümin, insanları lanetlemeyen, kötü söz ve çirkin davranışlar sergilemeyen kimsedir.”[4] İnsan olarak bize yakışan konuştuğumuz zaman incitmeden, kötü kelimeler kullanmadan ve kendi dilimizin güzelliklerini kullanarak hoş söz söylemek olmaktır. Bizim en büyük zenginliklerimizden biri Türkçemizdir. Bugün üzülerek görmekteyiz ki, güzel dilimiz Türkçe yerine yabancı kelimelerin kullanımı çokça fazlalaşmıştır. İletişimimizi sağlayan dil artık insanlar arasındaki iletişimi tam anlamıyla sağlayamaz hale gelmiştir. Kuşaklar arasında dile bağlı çatışmalar olduğunu görmekteyiz. Bu sebeple bizlere düşen büyük görevler vardır. Öncelikle kendimiz güzel dilimiz Türkçeyi tam anlamıyla öğrenmeli, öğrendiğimizi hayata tatbik ederek örnek bir hayat sürmeli ve kendi öz dilimizi gelecek nesillerimize aktarmalıyız. İstiklal Marşı Her milletin kendine özgü bir marşı vardır. Bizim marşımız İstiklal Marşı ise, toplumsal birlikteliğimizden, düşmana esir olmamayı şeref saymaktan, bu vatan uğruna can vermekten, cennet vatanı kimselere bırakmamayı ahdetmekten ortaya çıkmıştır. Marşımız Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınsa da aslında İstiklal Marşı, her birimizin yüreğindeki sevdanın dışa yansımasıdır. Her bir kıtası ayrı bir heyecanın ifadesidir. Nitekim her zaman dile getirdiğimiz ilk iki kıta hepimizin zihinlerine kazınmıştır. Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak! O benimdir, o benim milletimindir ancak! … Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal. Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal. Aile Yüce Rabbimiz yaşadığımız bu alemi ve içinde var etmiş olduğu her şeyi insan için, onun mutlu ve huzurlu olması için yaratmıştır. İnsanın en mutlu ve en huzurlu olduğu yer ise ailesinin yanıdır. Aile hayatı sayesinde insan mutluluğa sükûnete erer. Bu hususu Yüce Rabbimiz bizlere şöyle bildirmektedir. وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجاً لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”[5] Aile bir toplumun en küçük birimi ve temel taşıdır. İnsanların meydana gelişi, olgunlaşması ve sağlıklı nesillerin oluşması aile müessesesi ile mümkündür. Sağlıklı ve sağlam bir toplumun oluşması için birbirlerini seven, yardımlaşma ve dayanışma ruhu içerisinde kederleri ve sevinçleri paylaşan aile yapısına ihtiyaç vardır. Aileler ne kadar mutlu ve huzurlu olursa, toplumda o kadar güçlü ve kuvvetli olur. Bu sebeple toplumumuzun en önemli yapı taşlarından biri olan aile hayatının korunması hepimize üşen bir vazifedir. Din Bizi birbirimize bağlayan manevi unsur Yüce Dinimiz İslam’dır. İslam dini inananları kardeş olarak tanımlar. Kuran-ı Kerimde إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ “Muhakkak ki, inananlar kardeştir”[6] buyrularak bu hususa işaret edilmektedir. İslam Dinini üç ana unsuru vardır İman, ibadet ve ahlak. İman altı iman esasından teşkil etmekte, ibadetler ve ahlak, Yüce Rabbimizin emri ve Peygamber Efendimizin hayatında şekillendirdiği unsurlardır. Dinin aslî unsurlarından olan iman bir bakıma dinin Tanrı’yı tanıma ve bilme marifetullah boyutu, ibadetler Tanrı'ya itaat boyutunu ve ahlâk ise Tanrı’yı sevme mâhabbetullah boyutunu teşkil eder. İmanın akıl ve bilgi, ibadetlerin inanç ve kanaat, ahlâkın ise gönül ve duygu kaynaklı olması her birinin mahiyeti gereğidir.[7] İslam Dininin temel kaynağı Kuran-ı Kerimdir. Kutsal Kitabımız bizleri yanlışla doğruyu birbirinden ayırt etmeye yönelten bir kitaptır. Dünya ve ahiret hayatımızın mutluluğu açısından bizlere bir hidayet rehberidir. Kuran-ı Kerimde bizlere bu husus şöyle hatırlatılmaktadır. ذَلِكَ الْكِتَابُ لاَ رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِّلْمُتَّقِينَ “Bu, Kuran kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.” [8] İslam Dininin ikinci kaynağı ise, Sevgili Peygamberimizin sünnetidir. İslam Dininde, Kur’an-ı Kerim’den sonra bilgi ve uygulama açısından en büyük kaynak, Hz. Peygamberin Sünneti kabul edilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de tafsilatlı bir şekilde yer almayan emirlerin ve yasakların uygulama sahasına çıkması hep Sünnetle olmuştur. Bir beşer olarak günlük yaşantımız nasıl şekillenmeli, insanca yaşam nasıl olmalı, dünya ve ahiret huzurunu nasıl elde edebiliriz? sorularının en güzel cevabını, Sevgili Peygamberimizin Sünnetinde buluyoruz. Ailevi ilişkilerde mutluluğun anahtarı Hz. Peygamberin Sünnetinde saklıdır. Hz. Peygamberimizin Sünneti, Kur’an-ı Kerim’in en büyük tefsiridir. Bu sebeple, Sünnete tabi olmak, Kur’an’a tabi olmak anlamına gelmektedir. Kuran-ı kerimde bu hususa şeyle işaret edilmektedir. قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ “Ey Muhammed De ki “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”[9] Bu iki temel kaynaktan hareketle kıyas ve icma olmak üzere iki temel kaynağın yanı sıra, daha birçok kaynak geliştirilmiştir. Şanlı Ecdadımız, İslam dinini benimsemiş, tarihten getirmiş olduğu kültürle özümsemiş, mimaride, sanatta ve daha birçok alanda eserler ortaya çıkarmıştır. Sonuç itibariyle; Milli ve manevi değerler et ve tırnak gibi bir bütünün iki parçasıdır. Biri diğerinden daha az önemli değildir. Müslüman Milletimiz, hür yaşamış, vatanını hiçbir düşmana terk etmemiş ve bu uğurda ölmeyi kendine şeref saymış, bayrağını gönderden indirmemiş, kendi kültürünü bütün dünyaya bildirmiş ve kendi kültürünü birçok medeniyete aktarmış, aile hayatını en sağlam temellere dayandırmış ve dini birikimlerini terk etmemiş bir millettir. İnsan, hayatından bir değer kaybolduğu zaman onun yerini dolduracak mutlaka bir şeyler bulmaya meyillidir. Bu sebeple milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmalı, tarihten getirdiğimiz güzelliklerimizi benimseyip hayatımıza adapte ettikten sonra bu hususlardan her birini çocuklarımıza aktarmalıyız. Unutmayalım ki, gelecek çocuklarımızın ellerinde şekillenecektir. Ahmet ÜNAL Vaiz [1] TDK Sözlüğü [2] TDK Sözlüğü [3] Mü’minun, 23/1-3. [4] Riyazu’s-Salihin, Hadis No1738 [5] Rum, 30/21 [6] Hucurat, 49/10 [7] Daha fazla .ilgi için bkz.,TDV, İlmihal. [8] Bakara, 2/2 [9] Al-i İmran, 3/31 Milli Değerlerimiz Nelerdir, Milli Değerlerimiz ile ilgili bilgiler, Milli Değerlerimiz Ödev olarak sizlere Milli Değerlerimiz Nelerdir konusunu araştırmalarımız ve kendi düşüncelerimizden edindiğimiz bilgiler paylaşıyoruz. Birçok kişinin dikkatini çeken ödev olarak da verilebilen Milli Değerlerimiz Nelerdir konusu anlatılıyor buyrun; Milli Değerlerimiz Nelerdir Bir medeniyetin oluşumunda maddi unsurlar kadar milli ve manevi değerlerde önemlidir. Medeniyetleri oluşturan insandır. İnsan ise hem maddi hem manevi özellikleri olan bir varlıktır. Bedeni özelliklerinin yanı sıra manevi özellikleri de insanı insan yapan özelliklerdir. Maddeye önem verip maneviyatını unutan bir insan yaşam bulduğu bu dünyada mutlu bir hayat sürmesi mümkün değilse, maddi değerlere önem verilip manevi değerler unutulduğu müddetçe bir medeniyetin uzun sürmesi de aynı şekilde mümkün değildir. Günümüzde bir yandan şiddet ve terör olayları, hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk olayları dünyada yaşayan bütün insanların maddi hayatını tehdit ederken, diğer yandan da maddiyata önem vermenin, inanç değerlerinin arka plana itilmesi gerekliliğini ortaya koymaya çalışan bilimsel izahı olmayan birçok yanlışlıklar ortaya sürülmektedir. Bizleri kurtaracak pek çok model önümüze sürülmek istense de çağımızda ki bu problemlerle başa çıkabilmemizin yolu, milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmakla olacaktır. Nitekim bugün birçok toplum kurtuluşu kendi milli ve manevi değerlerine geri dönmekle mümkün olacağını ifade eder hale gelmiştir. Bir milleti millet yapan temel değerlerin başında milli ve manevi değerler gelmektedir. Vatan, bayrak, kültür, dil, marş vb. gibi unsurlar milli değerlerimizi Din ise, manevi değerlerimizi ifade etmektedir. Bugünkü konumuzda milli ve manevi değerlerimizin neler olduğunu ve hayatımızın neden vazgeçilmezlerinden olduğunu ifade etmeye çalışacağız. Vatan Üzerinde yaşanılan ve kültürün oluşturulduğu topraklara vatan denilmektedir.[1] Vatan sadece toprak parçası değildir. Vatan üzerinde yaşayan insanlar için hürriyet demektir. Esaret altında olmamak demektir. Bu sebeple yaşadığımız bu topraklara bir toprak parçası olarak bakmamak gerekir. Nitekim Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşında vatanımızın önemini şöyle ifade etmektedir. Bastığın yerleri toprak’ diyerek geçme, tanı! Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı. Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı. … Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ. Vatanı sevmek, düşmanlara onu terk etmemek, kendisine gelecek her türlü zarara karşı gerekli tedbirleri almak ve gerektiği zaman onun için canını vermek kutsal bir vazifedir. Türkiye’miz bizim için en vazgeçilmezlerdendir. Atalarımız bu topraklar için kendilerine düşen bütün vazifeleri layıkıyla yerine getirmişler, bu topraklara namahrem elini değdirmektense ölmeyi şeref sayarak şehitliğe sevinçle uçmuşlardır. Bugün, vatanımızı muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak için bize düşen vazifeleri en güzel şekilde yerine getirmeliyiz. Ayrıca şu husus unutulmamalıdır ki, vatan sevgisi imandandır. Bayrak Bir milletin, belli bir topluluğun veya bir kuruluşun simgesi olarak kullanılan, renk ve biçimle özelleştirilmiş, genellikle dikdörtgen biçiminde kumaş, olarak tarif edilen bayrak, sadece kumaştan ibaret değildir. Bayrağa değer veren bir milletin kendisidir. Arif Nihat Asya Bayrak şiirinde bu hususu ne güzel ifade etmiştir. Ey, mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü! Işık ışık, dalga dalga bayrağım, Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. … Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder… Gölgende bana da, bana da yer ver ! Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar. Yurda ay yıldızın ışığı yeter. Şanlı bayrağımız al kırmızısını, Yüce Şehitlerimizin kanından ay yıldızını ise, şehitlerimizin tertemiz kanına yansımasından almıştır. Bayrağımız her birimizin sevdasıdır. Milletimizin temel nişanesidir. Her nerde görülürse Şanlı tarihimizi hatırlar ve Yüce Milletimizin varlığını yanımızda hissederiz. Kültür Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları oluşturmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütününe denir.[2] Kültür, toplumların oluşturduğu bütün güzellikleri ifade eden bir kavramdır. Şiir, hikaye, müzik, vb. gibi sözlü veya yazılı edebiyatın ürünü olan ve dili oluşturan bütün eserler, bayramlar, seyirlik oyular, mimari, yeme-içme, giyim-kuşam ve halk oyunları hep kültürün birer parçasıdır. Bugün özellikle bozulmamasına yönelik en büyük gayreti kültürümüze göstermeliyiz. Çünük bugün, kendi kültürümüzde olmayan birçok şey kendi kültürümüz gibi yansıtılmaktadır. Düğünlerimizde, eğlencelerimizde, cenazelerimizde toplum yaşantımızın her kesiminde kendi özümüze ait şeylerin yavaş yavaş yıpratılarak hayatımızdan çıkarılmaya çalışıldığına şahit olmaktayız. Mesela yılbaşı eğlenceleri tamamen kendi kültürümüzün mahsulü değildir. Bu tür eğlencelerde hem bedenimizi yıpratan hem de toplumsal bütünlüğümüzü bozan alkollü içecekler çokça alınmakta, harcamalar israf boyutunu aşmakta ve kumar gibi aramıza düşmanlık sokan oyunlar oynanmaktadır. Oysaki bu gibi şeyler kültürel mirasımıza ve dini inançlarımıza tamamen ters şeylerdir. Bu sebeple dinimizle bir bütün olarak birleşmiş kültürümüze sokulacak her türlü yanlışlıklar, toplumumuzdaki birlik ve beraberliği sekteye uğratacaktır. Dil Bizi birbirimize bağlayan aramızdaki iletişimi sağlayan büyük nimetlerden biride “dil” dir. Görünüş itibariyle küçük bir et parçası olan dil, yaptığı işler bakımından büyük bir vasıtadır. İyi veya kötü düşünceler dil ile açıklanır. Sevgiler ve nefretler dil ile ifade edilir. Yüce Kitabımızda dilimizi kötü sözlerden korumamız istenmekte, gerçek kurtuluşa erenlerin özelliklerinden biri de dillerini kötü şeylerden koruyanlar olduğu[3] ifade edilmektedir. Sevgili Peygamberimiz de bir hadisinde müminlerin özelliğinden bahsederken sözü güzel söyleyenler olduğunu bildirmiştir. Konumuzla ilgili hadis şöyledir. لَيْس المُؤْمِنُ بالطَّعَّانِ ، وَلا اللَّعَّانِ ، وَلا الْفَاحِشِ ، وَلا الْبَذِيء » “Mümin, insanları lanetlemeyen, kötü söz ve çirkin davranışlar sergilemeyen kimsedir.”[4] İnsan olarak bize yakışan konuştuğumuz zaman incitmeden, kötü kelimeler kullanmadan ve kendi dilimizin güzelliklerini kullanarak hoş söz söylemek olmaktır. Bizim en büyük zenginliklerimizden biri Türkçemizdir. Bugün üzülerek görmekteyiz ki, güzel dilimiz Türkçe yerine yabancı kelimelerin kullanımı çokça fazlalaşmıştır. İletişimimizi sağlayan dil artık insanlar arasındaki iletişimi tam anlamıyla sağlayamaz hale gelmiştir. Kuşaklar arasında dile bağlı çatışmalar olduğunu görmekteyiz. Bu sebeple bizlere düşen büyük görevler vardır. Öncelikle kendimiz güzel dilimiz Türkçeyi tam anlamıyla öğrenmeli, öğrendiğimizi hayata tatbik ederek örnek bir hayat sürmeli ve kendi öz dilimizi gelecek nesillerimize aktarmalıyız. İstiklal Marşı Her milletin kendine özgü bir marşı vardır. Bizim marşımız İstiklal Marşı ise, toplumsal birlikteliğimizden, düşmana esir olmamayı şeref saymaktan, bu vatan uğruna can vermekten, cennet vatanı kimselere bırakmamayı ahdetmekten ortaya çıkmıştır. Marşımız Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınsa da aslında İstiklal Marşı, her birimizin yüreğindeki sevdanın dışa yansımasıdır. Her bir kıtası ayrı bir heyecanın ifadesidir. Nitekim her zaman dile getirdiğimiz ilk iki kıta hepimizin zihinlerine kazınmıştır. Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak! O benimdir, o benim milletimindir ancak! … Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal. Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal. Aile Yüce Rabbimiz yaşadığımız bu alemi ve içinde var etmiş olduğu her şeyi insan için, onun mutlu ve huzurlu olması için yaratmıştır. İnsanın en mutlu ve en huzurlu olduğu yer ise ailesinin yanıdır. Aile hayatı sayesinde insan mutluluğa sükûnete erer. Bu hususu Yüce Rabbimiz bizlere şöyle bildirmektedir. وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجاً لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”[5] Aile bir toplumun en küçük birimi ve temel taşıdır. İnsanların meydana gelişi, olgunlaşması ve sağlıklı nesillerin oluşması aile müessesesi ile mümkündür. Sağlıklı ve sağlam bir toplumun oluşması için birbirlerini seven, yardımlaşma ve dayanışma ruhu içerisinde kederleri ve sevinçleri paylaşan aile yapısına ihtiyaç vardır. Aileler ne kadar mutlu ve huzurlu olursa, toplumda o kadar güçlü ve kuvvetli olur. Bu sebeple toplumumuzun en önemli yapı taşlarından biri olan aile hayatının korunması hepimize üşen bir vazifedir. Din Bizi birbirimize bağlayan manevi unsur Yüce Dinimiz İslam’dır. İslam dini inananları kardeş olarak tanımlar. Kuran-ı Kerimde إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ “Muhakkak ki, inananlar kardeştir”[6] buyrularak bu hususa işaret edilmektedir. İslam Dinini üç ana unsuru vardır İman, ibadet ve ahlak. İman altı iman esasından teşkil etmekte, ibadetler ve ahlak, Yüce Rabbimizin emri ve Peygamber Efendimizin hayatında şekillendirdiği unsurlardır. Dinin aslî unsurlarından olan iman bir bakıma dinin Tanrı’yı tanıma ve bilme marifetullah boyutu, ibadetler Tanrı’ya itaat boyutunu ve ahlâk ise Tanrı’yı sevme mâhabbetullah boyutunu teşkil eder. İmanın akıl ve bilgi, ibadetlerin inanç ve kanaat, ahlâkın ise gönül ve duygu kaynaklı olması her birinin mahiyeti gereğidir.[7] İslam Dininin temel kaynağı Kuran-ı Kerimdir. Kutsal Kitabımız bizleri yanlışla doğruyu birbirinden ayırt etmeye yönelten bir kitaptır. Dünya ve ahiret hayatımızın mutluluğu açısından bizlere bir hidayet rehberidir. Kuran-ı Kerimde bizlere bu husus şöyle hatırlatılmaktadır. ذَلِكَ الْكِتَابُ لاَ رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِّلْمُتَّقِينَ “Bu, Kuran kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.” [8] İslam Dininin ikinci kaynağı ise, Sevgili Peygamberimizin sünnetidir. İslam Dininde, Kur’an-ı Kerim’den sonra bilgi ve uygulama açısından en büyük kaynak, Hz. Peygamberin Sünneti kabul edilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de tafsilatlı bir şekilde yer almayan emirlerin ve yasakların uygulama sahasına çıkması hep Sünnetle olmuştur. Bir beşer olarak günlük yaşantımız nasıl şekillenmeli, insanca yaşam nasıl olmalı, dünya ve ahiret huzurunu nasıl elde edebiliriz? sorularının en güzel cevabını, Sevgili Peygamberimizin Sünnetinde buluyoruz. Ailevi ilişkilerde mutluluğun anahtarı Hz. Peygamberin Sünnetinde saklıdır. Hz. Peygamberimizin Sünneti, Kur’an-ı Kerim’in en büyük tefsiridir. Bu sebeple, Sünnete tabi olmak, Kur’an’a tabi olmak anlamına gelmektedir. Kuran-ı kerimde bu hususa şeyle işaret edilmektedir. قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ “Ey Muhammed De ki “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”[9] Bu iki temel kaynaktan hareketle kıyas ve icma olmak üzere iki temel kaynağın yanı sıra, daha birçok kaynak geliştirilmiştir. Şanlı Ecdadımız, İslam dinini benimsemiş, tarihten getirmiş olduğu kültürle özümsemiş, mimaride, sanatta ve daha birçok alanda eserler ortaya çıkarmıştır. Sonuç itibariyle; Milli ve manevi değerler et ve tırnak gibi bir bütünün iki parçasıdır. Biri diğerinden daha az önemli değildir. Müslüman-Türk milleti olarak bizler, hür yaşamış, vatanını hiçbir düşmana terk etmemiş ve bu uğurda ölmeyi kendine şeref saymış, bayrağını gönderden indirmemiş, kendi kültürünü bütün dünyaya bildirmiş ve kendi kültürünü birçok medeniyete aktarmış, aile hayatını en sağlam temellere dayandırmış ve dini birikimlerini terk etmemiş bir millettir. İnsan, hayatından bir değer kaybolduğu zaman onun yerini dolduracak mutlaka bir şeyler bulmaya meyillidir. Bu sebeple milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmalı, tarihten getirdiğimiz güzelliklerimizi benimseyip hayatımıza adapte ettikten sonra bu hususlardan her birini çocuklarımıza aktarmalıyız. Unutmayalım ki, gelecek çocuklarımızın ellerinde şekillenecektir. Wikipedia Milli ve Manevi Değerlerimiz Admin 22-02-21 Genel Milli ve Manevi Değerlerimiz 410 Defa Okundu Değerli okurlarım bügün ki konumuz Manevi Değerlerimiz. Değerli arkadaşımız ByEsmerin seçmiş olduğu konu. Keyifle okumanızı dilerim. toplumu bir arada tutar ve geleceğe yön veren vazgeçilmez zenginliklerdir. Kalbi ve ruhu besler. Din, dil, tarih, kültür, örf- adet, gelenek ve göreneklerdir. Manevi değerler ise kişinin gideceği yönü belirler. Ne giydiği, nerede yaşadığı, kiminle evleneceği, yaşamak için ne yaptığına kadar her şey maddi veya manevi değerlerin etkisindedir. Maddi zenginlikler kaybedilse bile onları yeniden kazanmak mümkündür lakin manevi değerler kaybedildiğinde onları telafi etmek oldukça zordur. Manevi değerler, insanların düşünce ve inançları çerçevesinde, güvenilir bir ortamda yaşamayı hedefler. Bu değerlerimiz insanlara huzur, güven ve mutluluk sunar ve birlik ve beraberlik içerisinde yaşamayi hedefler. Milli ve manevi değerlerine sahip çıkmayan milletler tarihten silinmeye mahkum kalmışlardır. Bu yüzden, bir toplumu içten yıkmak isteyenler dini ve milli değerlerini yok etmeye, örf, adet ve geleneklerini unutturmaya çalışmaktadırlar. Çevremize baktığımızda, ürpererek gördüklerimiz olaylar bize dini ve ahlaki değerlerimizi yavaş yavaş kaybettiğimizi göstermektedir. Ne yazık ki insan olma vaziflarımızi kaybediyoruz ve bunun bilincine varmıyoruz. Toplumca değerlerimizden çok uzakça yaşiyoruz. İnsanların önceliği ahlak ve dini değerler yerine şahsi değerler oluyor. Dünyadaki insan ilişkilerine baktığımızda, dehşete düşüyoruz. İnsanların doğaya ve birbirlerine yaptığını hiçbir canlı yapamaz. Yalanlar, entrikalar, kandırmalar, çaresizlikler, kabullenmeler, iyilikten nasibini alamayanlar, manevi değerleri hiçe sayanlar ve ne yazıkkı milli değerlerin yüceliğinden bihaber olanlar.. Kuldan utanmayanlar, Allahtan korkmayanlar. Gözleri yaşarmayan merhametsizler, yüzleri kızarmayan yüzsüzler.. Daha neler, neler saymakla bitmez! İnsanlar güzel ahlak, saf, içten, sade, temiz davranışlar sergilemek yerine, kötü insanlara imreniliyor! Kötülükten beslenmeye yöneliyor. Böyle bir toplum çökmeye mahrum kalıyor. Maalesef öyle bir çağda taşiyoruz ki, kötülük kazanıyor. Kötü olmak, lanet okumak, insanlara zarar vermek, toplumu tahrip etmek, devlete hasar vermenk marifet sayılıyor! ! İnsanca yaşayalım. İnsanca davranalım. İnsanca isteyelim. İnsanca düşünelim, hislerimizi insani değerlerle sınırlayalım. Bu bu kadar zor olmamalı. Biz sohbetbaslar ailesi olarak milli ve manevi değerlerimize çok önem veriyoruz. Userlerimiz için seviyeli ortam sunmaya ve kaliteli insanlara buluşturmayi hedefliyoruz. Sağlam arkadaşlığın kurulduğu, dürüst seviyeli insanların bir arada vakit geçirdiği nezih bir ortamdır Sohbetbaslar. Dünyanın farkli yerlerinde yaşayan insanlarla tanişmanin doğru adresidir. Sizlerde temiz bir ortamda sohbet etmek istiyorsanız, dilerseniz bilgisayarınızla veya Cep telefonlarınızla kolayca bağlanabilir, seviyeli sohbet sitelerimizde sohbet edebilirsiniz. Önce iyi insan olalım, sonra yeni yetişen nesillere, zeki aydın gençlerimize örnek olalım. “Medeniliğin gerçek testi ne nüfus, ne şehirlerin büyüklüğü, ne de yetiştirilen üründür; sadece ülkenin yetiştirdiği insan tipidir.” Umut ediyorum dünyamız daha yaşanılır olacaktır. İnsani değerlerimize sahip çıkma dileği ile, hoş kalın, sağlıklı kalın, sohbetsiz kalmayın! Etiketler Ahlakı değer değerler kaliteli chat kaliteli chat odaları kaliteli sohbet kaliteli sohbet odaları Manevi değer Milli Değer Seviyeli chat Seviyeli sohbet seviyeli sohbet odaları Sende Paylaş Facebook Tweet Pinterest Google+ Whatsapp Yorumlar 22 Yorum suskun hacer gine dokturmussun efendim sen yazacan da kotumu olacak gine tam ustune bassmissin konun evet eski deyerler yok ama neden bizim yuzumuz den emegine saglik uguzel yazilarin icin tesekur ederim kendi adima Çok teşekkür ederim suskun, okuyan yüreğine sağlık… eSaReT Hacer emeğine kalemine sağlık gene harika bir paylaşım olmuş manevi değerlerimizi bilmemiz ve korumamiz gerektiğinin bilincinde olmalıyız Teşekkür ederim esaret, okuyan yüreğine sağlık. ZamaN HcR mm yine mükemmel bir paylaşmış harika bir yazı olmuş gerçekten milli değerlerimze sahip çıkıp korumamız gerek gelecek nesil de. Bunları bilmeli öğrenmeli onlara güzel bir gelecek hazırlamak hepimizin görevi.. Teşekkür ederim Zaman mm ❤️ Okuyan güzel yüreğine sağlık. Değerlerimize sahip cıkmamiz gerek.. yoksa bir nesilde ziyan olur gider KraL emeğine sağlık HcR Güzel CaLışma olmuş. Teşekkür ederim Kral, okuyan yüreğine saglık ByEsmer Hacer duygularıma tercüman olduğun icin çok teşekkür ederim sagol işte bizi biz yapan otelestirmeyen birlik ve beraberliğimizi sağlayan bir tek olmamızı sağlayıp ayrıştırmaya değerler bunlar bunlar olmayınca yozlaşmış bit toplum malesef kaçınılmaz olur çok teşekkür ederim emeğine yüreğine sağlık keyifle okudum biz ve bizden sonraki nesillere bu değerlerin bizi biz yaptığını aktarmak her bireyin görevi ve sevgilerimle Çok teşekkür ederim ByEsmer, güzel bir konu senın sayende kelimelere döktüm. Güzel sağlıklı nesiller için değerlerimize sahip çıkalım.. birliğimiz ve dirliğimiz daim olsun insallah. Aminn ToLGa Hacer başta kardeşim byesmer ve seni bu güzel makale için tebrik ediyorum,muazzam bir paylaşım olmuş emeyine yüreğinize sağlık…Bizi Biz yapan bu değerlerimize sahip çıkıp onları her kuşağa aktarmak en önemli görevimiz olsa gerek diye düşünüyorum,saygılar ve sevgiler hoş kalın… Çok teşekkür ederim Tolga, okuyan güzel yüreğine sağlık.. aynen sana katılıyorum tolga. Gelecek nesillere mirasımız değerlerimiz olmalı YesiM Öncelikle makaleyi yazan adminim Hacer mmm emegine yüregine kalemine saglık süpesiz harika bir yorum olmuş 🤗❤️ ailesi olarak tüm gönül dostlarımızı bekliyoruz.. Teşekkür ederim Yesim mm okuyan güzel yüreğine sağlık ❤️ Samımı sohbetler için dayız ! ÖzKaN Makeleyi yazan sevgili hacer e tşkrler çok güzel bir konu örf adet ler den gün geçtikçe ne yazıkki uzaklaşan toplun haline gelmeye başlkadık . inşallah tek dilegim ki rabbim bizdeki bu eksiklikleri en kısa zaman da düzeltmeyi nasip eyler duygun daim eksiklemsin kalemin daim olsunn .. Teşekkür ederim Özkan, okuyan güzel yüreğine sağlık. Bir toplum için örf ve adetler cok önemlidir… toplumu diğer toplumlardan ayıran değerlerimiz.., birlik ve beraberliğimizi güçlendirir. BeN Byesmer cok güzel konuya deginmiş hacer sende cok güzel yazıya dökmüssün emeklerinize saglık. Dünyada ne kadarmiyi insan varsa bir o kadar kötü insanlar mevcut ama herseye ragmen umarım daha güzel bir hale gelir dedigin gibi. Çok teşekkür ederim BeN okuyan güzel yüreğine sağlık. İyi ve kötü insanlar her zaman olacaktır… rabbim karşımıza iyi insanlar çıkarsın inşallah. Güzel dostluklar için bizim tercihimiz !!! Kerem Bu makaleyi yazan HcR arkadaşımıza ve bu makalenin yazilmasinda konusunun bulunmasına katkı sağlayan ByEsmer arkadaşımızın emegine saglik. HcR arkadaşımızın da yazısında dediği gibi “”Milli ve manevi değerlerine sahip çıkmayan milletler tarihten silinmeye mahkum kalmışlardır. “” Teşekkür ederim Kerem, okuyan yüreğine sağlık. DuYgUSuZ unutmaasak keşke bu değerleri teşekkürler Tekrar hatırlama dileği ile diyelim … Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz? Milli Değerlerimiz NelerdirBir medeniyetin oluşumunda maddi unsurlar kadar milli ve manevi değerlerde önemlidir. Medeniyetleri oluşturan insandır. İnsan ise hem maddi hem manevi özellikleri olan bir varlıktır. Bedeni özelliklerinin yanı sıra manevi özellikleri de insanı insan yapan özelliklerdir. Maddeye önem verip maneviyatını unutan bir insan yaşam bulduğu bu dünyada mutlu bir hayat sürmesi mümkün değilse, maddi değerlere önem verilip manevi değerler unutulduğu müddetçe bir medeniyetin uzun sürmesi de aynı şekilde mümkün bir yandan şiddet ve terör olayları, hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk olayları dünyada yaşayan bütün insanların maddi hayatını tehdit ederken, diğer yandan da maddiyata önem vermenin, inanç değerlerinin arka plana itilmesi gerekliliğini ortaya koymaya çalışan bilimsel izahı olmayan birçok yanlışlıklar ortaya sürülmektedir. Bizleri kurtaracak pek çok model önümüze sürülmek istense de çağımızda ki bu problemlerle başa çıkabilmemizin yolu, milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmakla olacaktır. Nitekim bugün birçok toplum kurtuluşu kendi milli ve manevi değerlerine geri dönmekle mümkün olacağını ifade eder hale milleti millet yapan temel değerlerin başında milli ve manevi değerler gelmektedir. Vatan, bayrak, kültür, dil, marş vb. gibi unsurlar milli değerlerimizi Din ise, manevi değerlerimizi ifade etmektedir. Bugünkü konumuzda milli ve manevi değerlerimizin neler olduğunu ve hayatımızın neden vazgeçilmezlerinden olduğunu ifade etmeye yaşanılan ve kültürün oluşturulduğu topraklara vatan denilmektedir.[1] Vatan sadece toprak parçası değildir. Vatan üzerinde yaşayan insanlar için hürriyet demektir. Esaret altında olmamak demektir. Bu sebeple yaşadığımız bu topraklara bir toprak parçası olarak bakmamak gerekir. Nitekim Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşında vatanımızın önemini şöyle ifade yerleri toprak’ diyerek geçme, tanı!Düşün altındaki binlerce kefensiz şehid oğlusun, incitme, yazıktır, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.…Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,Etmesin tek vatanımdan beni dünyada sevmek, düşmanlara onu terk etmemek, kendisine gelecek her türlü zarara karşı gerekli tedbirleri almak ve gerektiği zaman onun için canını vermek kutsal bir vazifedir. Türkiye’miz bizim için en vazgeçilmezlerdendir. Atalarımız bu topraklar için kendilerine düşen bütün vazifeleri layıkıyla yerine getirmişler, bu topraklara namahrem elini değdirmektense ölmeyi şeref sayarak şehitliğe sevinçle uçmuşlardır. Bugün, vatanımızı muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak için bize düşen vazifeleri en güzel şekilde yerine getirmeliyiz. Ayrıca şu husus unutulmamalıdır ki, vatan sevgisi milletin, belli bir topluluğun veya bir kuruluşun simgesi olarak kullanılan, renk ve biçimle özelleştirilmiş, genellikle dikdörtgen biçiminde kumaş, olarak tarif edilen bayrak, sadece kumaştan ibaret değildir. Bayrağa değer veren bir milletin kendisidir. Arif Nihat Asya Bayrak şiirinde bu hususu ne güzel ifade mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü!Işık ışık, dalga dalga bayrağım,Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.…Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder…Gölgende bana da, bana da yer ver !Sabah olmasın, günler doğmasın ne ay yıldızın ışığı bayrağımız al kırmızısını, Yüce Şehitlerimizin kanından ay yıldızını ise, şehitlerimizin tertemiz kanına yansımasından almıştır. Bayrağımız her birimizin sevdasıdır. Milletimizin temel nişanesidir. Her nerde görülürse Şanlı tarihimizi hatırlar ve Yüce Milletimizin varlığını yanımızda toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları oluşturmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütününe denir.[2] Kültür, toplumların oluşturduğu bütün güzellikleri ifade eden bir kavramdır. Şiir, hikaye, müzik, vb. gibi sözlü veya yazılı edebiyatın ürünü olan ve dili oluşturan bütün eserler, bayramlar, seyirlik oyular, mimari, yeme-içme, giyim-kuşam ve halk oyunları hep kültürün birer özellikle bozulmamasına yönelik en büyük gayreti kültürümüze göstermeliyiz. Çünük bugün, kendi kültürümüzde olmayan birçok şey kendi kültürümüz gibi yansıtılmaktadır. Düğünlerimizde, eğlencelerimizde, cenazelerimizde toplum yaşantımızın her kesiminde kendi özümüze ait şeylerin yavaş yavaş yıpratılarak hayatımızdan çıkarılmaya çalışıldığına şahit olmaktayız. Mesela yılbaşı eğlenceleri tamamen kendi kültürümüzün mahsulü değildir. Bu tür eğlencelerde hem bedenimizi yıpratan hem de toplumsal bütünlüğümüzü bozan alkollü içecekler çokça alınmakta, harcamalar israf boyutunu aşmakta ve kumar gibi aramıza düşmanlık sokan oyunlar oynanmaktadır. Oysaki bu gibi şeyler kültürel mirasımıza ve dini inançlarımıza tamamen ters şeylerdir. Bu sebeple dinimizle bir bütün olarak birleşmiş kültürümüze sokulacak her türlü yanlışlıklar, toplumumuzdaki birlik ve beraberliği sekteye birbirimize bağlayan aramızdaki iletişimi sağlayan büyük nimetlerden biride “dil” dir. Görünüş itibariyle küçük bir et parçası olan dil, yaptığı işler bakımından büyük bir vasıtadır. İyi veya kötü düşünceler dil ile açıklanır. Sevgiler ve nefretler dil ile ifade Kitabımızda dilimizi kötü sözlerden korumamız istenmekte, gerçek kurtuluşa erenlerin özelliklerinden biri de dillerini kötü şeylerden koruyanlar olduğu[3] ifade edilmektedir. Sevgili Peygamberimiz de bir hadisinde müminlerin özelliğinden bahsederken sözü güzel söyleyenler olduğunu bildirmiştir. Konumuzla ilgili hadis şöyledir. لَيْس المُؤْمِنُ بالطَّعَّانِ ، وَلا اللَّعَّانِ ، وَلا الْفَاحِشِ ، وَلا الْبَذِيء »“Mümin, insanları lanetlemeyen, kötü söz ve çirkin davranışlar sergilemeyen kimsedir.”[4]İnsan olarak bize yakışan konuştuğumuz zaman incitmeden, kötü kelimeler kullanmadan ve kendi dilimizin güzelliklerini kullanarak hoş söz söylemek en büyük zenginliklerimizden biri Türkçemizdir. Bugün üzülerek görmekteyiz ki, güzel dilimiz Türkçe yerine yabancı kelimelerin kullanımı çokça fazlalaşmıştır. İletişimimizi sağlayan dil artık insanlar arasındaki iletişimi tam anlamıyla sağlayamaz hale gelmiştir. Kuşaklar arasında dile bağlı çatışmalar olduğunu görmekteyiz. Bu sebeple bizlere düşen büyük görevler vardır. Öncelikle kendimiz güzel dilimiz Türkçeyi tam anlamıyla öğrenmeli, öğrendiğimizi hayata tatbik ederek örnek bir hayat sürmeli ve kendi öz dilimizi gelecek nesillerimize MarşıHer milletin kendine özgü bir marşı vardır. Bizim marşımız İstiklal Marşı ise, toplumsal birlikteliğimizden, düşmana esir olmamayı şeref saymaktan, bu vatan uğruna can vermekten, cennet vatanı kimselere bırakmamayı ahdetmekten ortaya çıkmıştır. Marşımız Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınsa da aslında İstiklal Marşı, her birimizin yüreğindeki sevdanın dışa yansımasıdır. Her bir kıtası ayrı bir heyecanın ifadesidir. Nitekim her zaman dile getirdiğimiz ilk iki kıta hepimizin zihinlerine sönmez bu şafaklarda yüzen al sancakSönmeden yurdumun üstünde tüten en son benim milletimin yıldızıdır parlayacak!O benimdir, o benim milletimindir ancak!…Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet, bu celâl?Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra Hakk’a tapan milletimin Rabbimiz yaşadığımız bu alemi ve içinde var etmiş olduğu her şeyi insan için, onun mutlu ve huzurlu olması için yaratmıştır. İnsanın en mutlu ve en huzurlu olduğu yer ise ailesinin yanıdır. Aile hayatı sayesinde insan mutluluğa sükûnete erer. Bu hususu Yüce Rabbimiz bizlere şöyle bildirmektedir. وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجاً لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”[5]Aile bir toplumun en küçük birimi ve temel taşıdır. İnsanların meydana gelişi, olgunlaşması ve sağlıklı nesillerin oluşması aile müessesesi ile mümkündür. Sağlıklı ve sağlam bir toplumun oluşması için birbirlerini seven, yardımlaşma ve dayanışma ruhu içerisinde kederleri ve sevinçleri paylaşan aile yapısına ihtiyaç vardır. Aileler ne kadar mutlu ve huzurlu olursa, toplumda o kadar güçlü ve kuvvetli olur. Bu sebeple toplumumuzun en önemli yapı taşlarından biri olan aile hayatının korunması hepimize üşen bir vazifedir. DinBizi birbirimize bağlayan manevi unsur Yüce Dinimiz İslam’dır. İslam dini inananları kardeş olarak tanımlar. Kuran-ı Kerimde إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ “Muhakkak ki, inananlar kardeştir”[6] buyrularak bu hususa işaret edilmektedir. İslam Dinini üç ana unsuru vardır İman, ibadet ve ahlak. İman altı iman esasından teşkil etmekte, ibadetler ve ahlak, Yüce Rabbimizin emri ve Peygamber Efendimizin hayatında şekillendirdiği unsurlardır. Dinin aslî unsurlarından olan iman bir bakıma dinin Tanrı’yı tanıma ve bilme marifetullah boyutu, ibadetler Tanrı’ya itaat boyutunu ve ahlâk ise Tanrı’yı sevme mâhabbetullah boyutunu teşkil eder. İmanın akıl ve bilgi, ibadetlerin inanç ve kanaat, ahlâkın ise gönül ve duygu kaynaklı olması her birinin mahiyeti gereğidir.[7]İslam Dininin temel kaynağı Kuran-ı Kerimdir. Kutsal Kitabımız bizleri yanlışla doğruyu birbirinden ayırt etmeye yönelten bir kitaptır. Dünya ve ahiret hayatımızın mutluluğu açısından bizlere bir hidayet rehberidir. Kuran-ı Kerimde bizlere bu husus şöyle hatırlatılmaktadır. ذَلِكَ الْكِتَابُ لاَ رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِّلْمُتَّقِينَ“Bu, Kuran kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.” [8]İslam Dininin ikinci kaynağı ise, Sevgili Peygamberimizin sünnetidir. İslam Dininde, Kur’an-ı Kerim’den sonra bilgi ve uygulama açısından en büyük kaynak, Hz. Peygamberin Sünneti kabul edilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de tafsilatlı bir şekilde yer almayan emirlerin ve yasakların uygulama sahasına çıkması hep Sünnetle olmuştur. Bir beşer olarak günlük yaşantımız nasıl şekillenmeli, insanca yaşam nasıl olmalı, dünya ve ahiret huzurunu nasıl elde edebiliriz? sorularının en güzel cevabını, Sevgili Peygamberimizin Sünnetinde buluyoruz. Ailevi ilişkilerde mutluluğun anahtarı Hz. Peygamberin Sünnetinde saklıdır. Hz. Peygamberimizin Sünneti, Kur’an-ı Kerim’in en büyük tefsiridir. Bu sebeple, Sünnete tabi olmak, Kur’an’a tabi olmak anlamına gelmektedir. Kuran-ı kerimde bu hususa şeyle işaret إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ“Ey Muhammed De ki “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”[9] Bu iki temel kaynaktan hareketle kıyas ve icma olmak üzere iki temel kaynağın yanı sıra, daha birçok kaynak geliştirilmiştir. Şanlı Ecdadımız, İslam dinini benimsemiş, tarihten getirmiş olduğu kültürle özümsemiş, mimaride, sanatta ve daha birçok alanda eserler ortaya çıkarmıştır. Sonuç itibariyle; Milli ve manevi değerler et ve tırnak gibi bir bütünün iki parçasıdır. Biri diğerinden daha az önemli değildir. Müslüman-Türk milleti olarak bizler, hür yaşamış, vatanını hiçbir düşmana terk etmemiş ve bu uğurda ölmeyi kendine şeref saymış, bayrağını gönderden indirmemiş, kendi kültürünü bütün dünyaya bildirmiş ve kendi kültürünü birçok medeniyete aktarmış, aile hayatını en sağlam temellere dayandırmış ve dini birikimlerini terk etmemiş bir millettir. İnsan, hayatından bir değer kaybolduğu zaman onun yerini dolduracak mutlaka bir şeyler bulmaya meyillidir. Bu sebeple milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmalı, tarihten getirdiğimiz güzelliklerimizi benimseyip hayatımıza adapte ettikten sonra bu hususlardan her birini çocuklarımıza aktarmalıyız. Unutmayalım ki, gelecek çocuklarımızın ellerinde Blog Sayfası * Online Tv Sayfası * Canlı Maç Seyret * Ödev Sitesi * Yemek Tarifi * Bedava Backlink * Cep Telefonu * Free Backlink * SEO Yarışmaları * Memur Blog * Türk Filmi İzle * Yalan Dünya Dizisi * Koyu Kırmızı Dizisi * Ayrılık Olmasa Dizisi * SEO Yarışmaları * Memur Blog * Güncel * Güncel Blogcu * Günlük Gazeteler

milli ve manevi değerlerimiz nelerdir